Beslenme İlkeleri

KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMADA BESLENME İLKELERİ

1-Beslenmede yağı azaltın. Bunun için neler yapılabilir;

  1. Süt ve süt ürünlerinin az yağlı olanlarını tercih edin
  2. Tükettiğiniz tüm besinlerin yağ miktarına dikkat edin
  3. Günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketmeye özen gösterin
  4. Beslenmenizde balığa daha çok yer verin
  5. Tam tahılları ve ürünlerini tercih edin
  6. Yemeklerinizde katı yağları çok az kullanın
  7. Yağsız dana, koyun eti ile derisiz kanatlı hayvan etlerini tercih edin
  8. Satın aldığınız besinlerin etiketlerini mutlaka kontrol edin, az yağlı ürünleri almaya çalışın
  9. Ara öğünlerde yağ miktarı düşük besinleri tercih edin(bisküvi, kek, pasta, cips yerine meyve ve sebzeler, hafif bir kahvaltı, az yağlı süt ve süt ürünlerini tercih edin)
  10. Kızartma yöntemini mutfaktan çıkartın. Yemeklerinizi fırın, ızgara, haşlama, buharda pişirme yöntemlerini kullanarak hazırlayın.
  11. Kuru baklagilleri daha sık tüketin
  12. Ev dışında yemek yediğiniz zaman az yağlı yemekleri tercih edin, kızarmış ve soslarla zenginleştirilmiş yemeklerden uzak durun

2- Beslenmenizde doymuş yağlar yerine doymamış yağları tercih edin. Yani hayvansal kaynaklı yağlar ve katı yağlar yerine bitkisel sıvı yağları tercih edin.

3- Diyetinizde kolesterol alımını sınırlayın. Kolesterol içeren besinlerin sınırlanması yeterlidir. Süt ve süt ürünleri, kırmızı et, derili beyaz et diyette sınırlanmalı, sakatatlar(karaciğer, beyin, böbrek) ve şarküteri ürünleri(salam, sucuk, sosis, pastırma) tüketilmemelidir. Yumurta haftada 2-3 adet haşlanmış olarak tüketilebilir.

4- Posa tüketiminizi arttırın. Posadan zengin besinlerle beslenmek kan kolesterol düzeyinin düşürülmesinde yardımcı olur. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi, haftada 2 kez kuru baklagillerin kullanımı, kepekli, yulaflı ekmeklerin, tam tahıllı kahvaltılık gevreklerin tercih edilmesi posa tüketiminin artmasında yardımcı olur.

5- İdeal vücut ağırlığınızı koruyun.  Aşırı vücut yağı kalp hastalığı riskini arttırır. Vücutta fazla yağın depolandığı bölgeye göre de kalp sağlığı etkilenir. Karın bölgesinde fazla yağ toplanması kalça ve uyluklarda toplanan yağa kıyasla yüksek oranda kalp hastalıkları ile ilgili risk oluşturur. Bu nedenle ideal vücut ağırlığını­za ulaşmanız dışında bel/kalça oranınızın da normal (kadınlarda 85 cm erkeklerde 90 cm) olması kalp sağlığı açısından önemlidir. Eğer vücut yağ oranınızın fazla olduğunu düşünüyorsanız hemen beslenmenize dikkat etmeye başlamalı ve yaşam şeklinizi gözden geçirmelisiniz. Bunun için bir diyetisyenden profesyonel yardım alabilirsiniz.

6- Fiziksel aktivitenizi arttırın

7- Sigarayı bırakın, stresi azaltın, aşırı alkol tüketiminden kaçını

8- Eğer kan basıncınız yüksekse(hipertansiyon) kan basıncınızı kontrol altına alın. Hipertansiyon hastalığının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak /azaltmak için; şişmanlığın önüne geçilmeli, ideal kilo korunmalı, tuz ve sodyum tüketimi azaltılmalıdır. Tuz, güçlü bir damar büzücüdür ve tansiyonu düzenleyen bazı sistemleri etkiler. Aşırı tuz ve tuzlu besinleri ( konserveler, turşular, hazır besinler, salamura besinler, tuzlu kuruyemişler gibi) tüketmeyin. Ancak potasyum içeren meyve ve sebzelerin yeterli miktarda tüketilmesi yüksek tansiyon problemini azaltmaya yardımcı olur.

 

DİYETİN COUMADİNE ETKİLERİ

K vitamini coumadinin etkisini azaltmaktadır. Birçok gıda maddesinde değişik miktarlarda bulunan K vitamini kanın pıhtılaşmasına ve kemiklerde kalsiyumun yerleşmesine yardımcı olmaktadır. Günlük K vitamini ihtiyacı 80 mikrogram (mcg) kadardır. coumadin kullanan hastaların bu miktarlarda K vitaminini diyetle almaları önerilmektedir. Burada hastaların dikkat edeceği en önemli nokta her gün tükettikleri diyet içindeki K vitamini miktarının aynı düzeylerde olmasını sağlamaktır. Özellikle yeşil yapraklı sebze türleri bol K vitamini içermektedir. Diğer sebze türleri normal miktarlarda K vitaminini içerirken meyve, tahıl ve süt ürünleri ve etteki K vitamini miktarları düşüktür. Yeşil ve bitkisel çaylar, balık yağı (A vitamininden zengin olduğu için) A, E, K ve C vitamininden zengin ilaçlar PT testini etkileyebilmektedir. Ayrıca coumadin tedavisi alan hastaların alkolden uzak durmaları ve kafein içeren gıdaları (kahve, çay, kola ve çikolata) azaltmaları önerilmektedir.

Yüksek dozda K vitamini içeren gıdalar:Lahana, ıspanak, pazı, maydanoz, semizotu, kıvırcık, marul, leblebi, karaciğer, yeşil çay, brokoli, Brüksel lahanası, şalgam, balık yağı.

Orta dozda K vitamini içeren gıdalar:Kuşkonmaz, karnabahar, peynir, bezelye, kahve, avokado,

Düşük dozda K vitamini içeren gıdalar:Kırmızı et, tavuk, yumurta, süt, ekmek, tereyağı, havuç, kereviz, mısır, yeşil fasulye, soğan, pirinç, domates, patates, biber, yerfıstığı, bal kabağı, elma, portakal, çilek.

Genel kural olarak beslenmenizde yukarıda belirtilen gıda maddelerini dengeli bir şekilde tüketmenizi, tek bir gıda maddesini (yüksek dozda K vitamini içeren gıdaları)çok fazla tüketmemenizi tavsiye ederiz.

Sağlık Rehberi

Randevu için lütfen arayınız!

0222 335 03 35

001 234 56 78

Have any questions?
Call us now!

Sıkça sorulan sorular

Kalp Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Kalp Damar Hastalıklarında görülen en önemli belirtiler göğüsağrısı, nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı, baş dönmesi ve bacaklarınşişmesidir. Bunlarla beraber başka belirtiler de görülebilir. Kalbin komşu organları akciğer ve mide olduğundan bu organ hastalıkları kalp rahatsızlığı ile karıştırılabilir. Şüpheli durumlarda mutlaka kalbe yönelik tetkikler yapılmalıdır. En doğru teşhis doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayene ile konulacaktır.

Kalp Hastalıkları Tedavisi Nasıl Olur?

Kalp hastalıkları türüne ve kişiye göre değişir. Öncelikle şikayetlerimizi ifade edebileceğimiz uzman doktora başvurmamız gerekmektedir. Hastalığın teşhisi, doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayeneler ile belirlenmelidir. Genel anlamda üç tür tedavi yöntemi kullanılır:
1. İlaç tedavisi.
2. Girişimsel tedaviler
(Balon yöntemi veya kalp damarına stent takılması).
3. Cerrahi tedaviler (Kalp ameliyatları).
Hastalığa neden olan etkenler varsa giderilmeye çalışılır.

Kalp Hastalığı Riskini Arttıran Başlıca Faktörler Nelerdir?

Öncelikle ırsi faktörler kalp rahatsızlığına neden olur. Şeker hastalığı, kanda yüksek yağ ve kolesterol oranı, hipertansiyon ve obezite önemli risk faktörleri olarak kanıtlanmıştır. Bundan yanı sıra bir insanın yaşam tarzı da kalbi ve atar damarları etkileyebilir. Bütün
kalp hastalıklarında düzensiz bir hayat, aşırı stres, sigara kullanımı, aşırı alkol kullanımı, şişmanlık, uykusuzluk, fazla miktarda yağlı besin tüketmek, yemeklerde fazla tuz kullanmak gibi durumlar kalp damar hastalığınızı daha ön plana çıkarmaktadır.

Koroner Arter Hastalığı Nedir?

Koroner arterler kalbimizin etrafını saran, kalbimizin beslenmesini sağlayan atar damarlardır. Kalp kendisi kan pompalayarak bütün vücudumuzdaki organları besleme ile yükümlüdür. Kalbin rahat çalışıp da bu görevi en iyi şekilde yapabilmesi için koroner damarlar açık olması gerekiyor. Kalbin koroner damarları daralıp veya tıkandığında göğüs ağrısı, göğüs bölgesinde yanma ve/veya omuza ve kola vuran ağrılar oluşur ve hasta ciddi bir şekilde sıkışabilir. Bu sıkışma kalbe yeterince kan ve oksijen gitmediğinden kaynaklanır. Bununla birlikte koroner arter hastalığı dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Normal bir kalbin damar yapısında ince kas hücreleri de bulunmaktadır. Bu esneklik damarın genişleme ve daralma olasılığı ile beraber kalbe giden kan miktarı değişir. Hasta efor yaptığında normal damarlar genişler ve kalp daha fazla kan pompalayabilir. Damar sertliği ve tıkayıcı damar hastalığı olduğunda hasta efor esnasında yukarıda belirlenen şikayetleri hissedebilir. Şeker hastalarında nöropati ( Sinir uçlarının zarar görmesi ) nedeniyle bu hassasiyet devre dışı kalabilir ve bu grupda gizli kalp krizleri daha fazla oranda meydana gelebilir.

Koroner Arter Hastalığı Tanısı Konmuş Olup Bypass Önerilmiş ise Hangi Yolu Takip Etmeliyiz?

Öncelikle yapılan işlemlerin sonuçları ile beraber (Anjio CD si, Anjio raporu, EKO raporu) Kalp – Damar Cerrahisi Uzmanı ile görüşmeniz gerekiyor. Bu muayenede ameliyata uygun olup olmamanız tespit edilir. Neden ameliyat olmanız gerektiği izah edilir, ameliyatın avantajları ve riskleri açıklanır. Göğüs bölgesinde şikayetleriniz var ise, bu şikayetlerin ortadan kalkacağı söylenir. Her hastanın bireysel durumuna göre (yaş, cinsiyet, şeker hastalığı, başka yandaş hastalıkları) ameliyat riski açıklanır. Hasta ve yakınları ameliyatı onayladıklarında Kalp damar dosyası açılır, KVC servisine yatış yapılır ve ameliyat hazırlıklarına başlanır.

Neden Bypass Olmamız Gerekiyor?

Kalbin beslenmesi bypass yöntemi ile sağlanmadığı durumlarda kalıcı bir kalp yetmezliği, kalp büyümesi, ciddi kalp ritim problemleri hastaya zarar verir ve ani ölüme neden olabilir.

Çalışan Kalpde Bypass Nedir, Hastaya Ne Gibi Yarar Sağlar?

Bypass ameliyatını gerçekleştirmek için iki çeşit yöntemler kullanılır: Bypass ameliyatları 60 senelerinde, ilk defa yapıldığında, duran kalp üzerine yapılmıştır. Kalbi durdurmak hastayı kalp akciğer pompasına bağlamayı gerektirir ve böylelikle vücut dışı dolaşım tekniği ile yapılmaktadır. Kalp akciğer makinası vücudun bütün organlarını beslerken kalp cerrahı bypass veya kapak ameliyatını gerçekleştirir. Bu yöntem yaklaşık 60 yıldır kullanılan ve dünyada çok sayıda yapılan bir ameliyat haline gelmiştir. Yalnız, kalbi durdurmak ve kalp akciğer pompasını kullanmak hastayı belli risklere tabi tutar. Örneğin, beden dışı kan dolaşımını ciddi bir kan sulandırıcı ilaç tedavisi gerektirir. Ameliyatta kan kaybı hastaların ortalama % 25 oranında kan tranfüzyonunu gerektirebilir. Kalp akciğer pompa kullanımında ciddi organ yetmezlikleri ve felç durumları % 4 oranında ortaya çıkabilir. İkinci bypass yönteminde kalp akciğer pompası kullanılmaz, cerrah çalışan kalpde ve çalışan akciğerde, sırf bypass gerektiren koroner damar segmentlerini sabitleştirir ve bypass greftlerini atan kalpde diker. Bu ameliyat tekniği açık kalp cerrahisindeki ortalama görülen operasyon ve ölüm riskini düşürmektedir ve risk oranını % 1 seviyesine indirir. Özellikle kanama riskini, tranfüzyon oranını, organ yetmezliği olasılığını ve felç riskini anlamlı şekilde düşürür ve böylece yaşlı ve riskli hastalara da bypass ameliyatı olabilmelerini sağlar. Amerika da bütün bypass ameliyatlarının ortalama % 35i çalışan kalpde yapılmaktadır. Batı avrupada ve Türkiyede yalnız % 15 oranında çalışan kalpde bypass yapılmaktadır. Çalışan kalp de yapılan bypass hastanın kalp ve organ fonksiyonlarının iyi korunduğu düşüncesiyle yapılmaktadır. Ameliyat süresinin azalması, yoğun bakım sürecinin kısalması, hastanede yatış sürecinin kısalması, nörolojik yönden hastanın felç ve sinir sisteminin zarar görmemesi, Kan tranfüzyon ihtiyacının anlamlı bir şekilde düşmesi gibi hastaya birçok faydası bulunmaktadır. Özellikle yaşlı ve riskli hasta gruplarında ölüm riskini anlamlı bir şekilde azalttığı izlenmiştir. Ameliyatta hangi cerrahi teknik kullanılacağı cerrah tarafından belirlenir.

Aradığınız bulamadınız mı?

Lütfen bize ulaşın!

Gönderin!