Kalp hastalıklarının en yaygın belirtileri

Göğüs ağrısı

Göğüs ağrısının nedenleri bu bölgedeki organlarların fonksiyon bozukluklarından kaynaklanabilir:

  1. Koroner Kalp hastalığı ve kalp damarlarının daralması
  2. Kalp krizi ve bir damarın tamamen tıkanması
  3. Kalp edelesinin iltahaplanması (Miyokardit)
  4. Aort disseksiyonu ve/veya Kalp zarının iltahaplanması
  5. Akciğer damarının tıkanması (Pulmoner emboli)

Göğüs ağrısı, darlık, baskı veya yanma olarak kalbin üzerinde başlayıp, karına, boğaza, çeneye veya sol kola doğru ilerliyor ise Anjina düşünülür ve kalbin damarlarından şüphelenir. Kalp krizi bile oluşabilir.

Aort disseksiyonunda ciddi göğüs ağrısı meydana gelir ve bu ağrı sırta, karına ve bacaklara doğru ilerleyebilir. Kalp iteklemesi (ritm bozukluğu) göğüs bölgesinde batma, nefes darlığı ile beraber bacakların şişmesi kalp adelesinin iltahaplanmasından kaynaklanabilir.

Batıcı ağrılar, yatınca veya sol tarafa dönünce fazlalaşırsa kalp zarının iltahaplanmasından ileri gelebilir.

 

Nefes darlığı

Nefes darlığı çok yaygın bir semptomdur ve çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Efor yaparken oluşan nefes darlığı kalp yetmezliğinin ilk belirtisidir. Aynı zamanda kalp damarların daralmasından, kalp adelesinin iltahaplanmasından ve kalp kapakcıklarının bozulmasından ileri gelebilir. Nefes darlığından şikayet eden hastalar bu durumu çok  tehlikeli olarak hissederler ve boğulmaktan korkarlar.

 

Halsizlik

Halsizlik ve çabuk yorulma semptomları kalp yetmezliğinin ilk belirtileridir. Bunun yanında birde kilo kayıbı olursa hastanın kalp adelesi iltahaplanmış olabilir (miyokardit). Bu durum tedavi edilmesse yine kalp yetmezliğine doğru ilerleyebilir.

 

Kalp ritm bozuklukları (aritmi)

Kalb ritm bozuklukları, yani kalp atışının düzensiz olması, kalp kapakcıklarından, yüksek tansiyondan, Koroner kalp hastalığından ve kalp yetmezliğinden kaynaklanabilir. Sağlıklı bir insanın kal atışı dakikada 60 ile 80 arasında değişir. Efor yaparken 150 veya 160lara kadar yükselebilir.Kalp atışının yavaş veya hızlı olması hastalarda çarpıntı, baş dönmesi, baygınlık ve şuur kayıbı gibi semtomlar yaratabilir. Bu düzensizlikler sık bir şekilde meydana gelipde hastayı rahatsız ederse tedavi edilmesi gerekir.

 

Şişkinlik

Ödem denilen durumda, genelde kalp yetmezliğinde oluşan durumda, vücudun dokularına su toplanır ve kalbin zayıf olan bölgesine göre mesela ayaklar şişer. Sağ kalp yetmezliğinde ayaklar ve bacaklar şişebilir. Daha sonra batın bölgesi bile su toplayabilir ve asit denilen durum gelişir. Sol kalp yetmezliğinin başlangıcında bu  şişkinlikler akciğerlerde su toplayabilir ve nefes darlığına sebep olabilir. Hastalar öksürkdende şikayetci olurlar ve çarpıntı hissederler. Kalp yetmezliğinin ilk döneminde bacaklar şişerse bu durum akşama doğru fazlalaşır ve geceleri geriler. İleri derece kalp yetmezliğinde bacaklar bütün gün şişkin kalabilir.

Sağlık Rehberi

Randevu için lütfen arayınız!

0222 335 03 35

001 234 56 78

Have any questions?
Call us now!

Sıkça sorulan sorular

Kalp Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Kalp Damar Hastalıklarında görülen en önemli belirtiler göğüsağrısı, nefes darlığı, halsizlik, çarpıntı, baş dönmesi ve bacaklarınşişmesidir. Bunlarla beraber başka belirtiler de görülebilir. Kalbin komşu organları akciğer ve mide olduğundan bu organ hastalıkları kalp rahatsızlığı ile karıştırılabilir. Şüpheli durumlarda mutlaka kalbe yönelik tetkikler yapılmalıdır. En doğru teşhis doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayene ile konulacaktır.

Kalp Hastalıkları Tedavisi Nasıl Olur?

Kalp hastalıkları türüne ve kişiye göre değişir. Öncelikle şikayetlerimizi ifade edebileceğimiz uzman doktora başvurmamız gerekmektedir. Hastalığın teşhisi, doktor tarafından yapılacak tetkik ve muayeneler ile belirlenmelidir. Genel anlamda üç tür tedavi yöntemi kullanılır:
1. İlaç tedavisi.
2. Girişimsel tedaviler
(Balon yöntemi veya kalp damarına stent takılması).
3. Cerrahi tedaviler (Kalp ameliyatları).
Hastalığa neden olan etkenler varsa giderilmeye çalışılır.

Kalp Hastalığı Riskini Arttıran Başlıca Faktörler Nelerdir?

Öncelikle ırsi faktörler kalp rahatsızlığına neden olur. Şeker hastalığı, kanda yüksek yağ ve kolesterol oranı, hipertansiyon ve obezite önemli risk faktörleri olarak kanıtlanmıştır. Bundan yanı sıra bir insanın yaşam tarzı da kalbi ve atar damarları etkileyebilir. Bütün
kalp hastalıklarında düzensiz bir hayat, aşırı stres, sigara kullanımı, aşırı alkol kullanımı, şişmanlık, uykusuzluk, fazla miktarda yağlı besin tüketmek, yemeklerde fazla tuz kullanmak gibi durumlar kalp damar hastalığınızı daha ön plana çıkarmaktadır.

Koroner Arter Hastalığı Nedir?

Koroner arterler kalbimizin etrafını saran, kalbimizin beslenmesini sağlayan atar damarlardır. Kalp kendisi kan pompalayarak bütün vücudumuzdaki organları besleme ile yükümlüdür. Kalbin rahat çalışıp da bu görevi en iyi şekilde yapabilmesi için koroner damarlar açık olması gerekiyor. Kalbin koroner damarları daralıp veya tıkandığında göğüs ağrısı, göğüs bölgesinde yanma ve/veya omuza ve kola vuran ağrılar oluşur ve hasta ciddi bir şekilde sıkışabilir. Bu sıkışma kalbe yeterince kan ve oksijen gitmediğinden kaynaklanır. Bununla birlikte koroner arter hastalığı dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Normal bir kalbin damar yapısında ince kas hücreleri de bulunmaktadır. Bu esneklik damarın genişleme ve daralma olasılığı ile beraber kalbe giden kan miktarı değişir. Hasta efor yaptığında normal damarlar genişler ve kalp daha fazla kan pompalayabilir. Damar sertliği ve tıkayıcı damar hastalığı olduğunda hasta efor esnasında yukarıda belirlenen şikayetleri hissedebilir. Şeker hastalarında nöropati ( Sinir uçlarının zarar görmesi ) nedeniyle bu hassasiyet devre dışı kalabilir ve bu grupda gizli kalp krizleri daha fazla oranda meydana gelebilir.

Koroner Arter Hastalığı Tanısı Konmuş Olup Bypass Önerilmiş ise Hangi Yolu Takip Etmeliyiz?

Öncelikle yapılan işlemlerin sonuçları ile beraber (Anjio CD si, Anjio raporu, EKO raporu) Kalp – Damar Cerrahisi Uzmanı ile görüşmeniz gerekiyor. Bu muayenede ameliyata uygun olup olmamanız tespit edilir. Neden ameliyat olmanız gerektiği izah edilir, ameliyatın avantajları ve riskleri açıklanır. Göğüs bölgesinde şikayetleriniz var ise, bu şikayetlerin ortadan kalkacağı söylenir. Her hastanın bireysel durumuna göre (yaş, cinsiyet, şeker hastalığı, başka yandaş hastalıkları) ameliyat riski açıklanır. Hasta ve yakınları ameliyatı onayladıklarında Kalp damar dosyası açılır, KVC servisine yatış yapılır ve ameliyat hazırlıklarına başlanır.

Neden Bypass Olmamız Gerekiyor?

Kalbin beslenmesi bypass yöntemi ile sağlanmadığı durumlarda kalıcı bir kalp yetmezliği, kalp büyümesi, ciddi kalp ritim problemleri hastaya zarar verir ve ani ölüme neden olabilir.

Çalışan Kalpde Bypass Nedir, Hastaya Ne Gibi Yarar Sağlar?

Bypass ameliyatını gerçekleştirmek için iki çeşit yöntemler kullanılır: Bypass ameliyatları 60 senelerinde, ilk defa yapıldığında, duran kalp üzerine yapılmıştır. Kalbi durdurmak hastayı kalp akciğer pompasına bağlamayı gerektirir ve böylelikle vücut dışı dolaşım tekniği ile yapılmaktadır. Kalp akciğer makinası vücudun bütün organlarını beslerken kalp cerrahı bypass veya kapak ameliyatını gerçekleştirir. Bu yöntem yaklaşık 60 yıldır kullanılan ve dünyada çok sayıda yapılan bir ameliyat haline gelmiştir. Yalnız, kalbi durdurmak ve kalp akciğer pompasını kullanmak hastayı belli risklere tabi tutar. Örneğin, beden dışı kan dolaşımını ciddi bir kan sulandırıcı ilaç tedavisi gerektirir. Ameliyatta kan kaybı hastaların ortalama % 25 oranında kan tranfüzyonunu gerektirebilir. Kalp akciğer pompa kullanımında ciddi organ yetmezlikleri ve felç durumları % 4 oranında ortaya çıkabilir. İkinci bypass yönteminde kalp akciğer pompası kullanılmaz, cerrah çalışan kalpde ve çalışan akciğerde, sırf bypass gerektiren koroner damar segmentlerini sabitleştirir ve bypass greftlerini atan kalpde diker. Bu ameliyat tekniği açık kalp cerrahisindeki ortalama görülen operasyon ve ölüm riskini düşürmektedir ve risk oranını % 1 seviyesine indirir. Özellikle kanama riskini, tranfüzyon oranını, organ yetmezliği olasılığını ve felç riskini anlamlı şekilde düşürür ve böylece yaşlı ve riskli hastalara da bypass ameliyatı olabilmelerini sağlar. Amerika da bütün bypass ameliyatlarının ortalama % 35i çalışan kalpde yapılmaktadır. Batı avrupada ve Türkiyede yalnız % 15 oranında çalışan kalpde bypass yapılmaktadır. Çalışan kalp de yapılan bypass hastanın kalp ve organ fonksiyonlarının iyi korunduğu düşüncesiyle yapılmaktadır. Ameliyat süresinin azalması, yoğun bakım sürecinin kısalması, hastanede yatış sürecinin kısalması, nörolojik yönden hastanın felç ve sinir sisteminin zarar görmemesi, Kan tranfüzyon ihtiyacının anlamlı bir şekilde düşmesi gibi hastaya birçok faydası bulunmaktadır. Özellikle yaşlı ve riskli hasta gruplarında ölüm riskini anlamlı bir şekilde azalttığı izlenmiştir. Ameliyatta hangi cerrahi teknik kullanılacağı cerrah tarafından belirlenir.

Aradığınız bulamadınız mı?

Lütfen bize ulaşın!

Gönderin!